Güneş mi? Eh işte arada görüyoruz… Peki ya yağmur? Güneşi görmediğimiz her an yağmurla birlikteyiz.Çam ağaçlarının arsında kaybolmak,yorulduğunu anlamadan saatlerce yürümek,ne okul,ne iş,ne anne merakı :) Hiçbir şey umrunda olmadan beynine giden oksijenin tadını çıkarmak…Trekking…Ben buna;baltalar elimizde,uzun ip belimizde biz gideriz ormana heyy ormanaaa….. diyorum uzunca :))
Balta,ip dedim ama o eskidenmiş. Artık balta oldu bilgisayar,ip oldu sosyal ağ… Baltayla yol açmadık kendimize,kaybolduğumuzu sanan pimpirikli pıtırcık arkadaşlarım bilgisayardan nerde olduklarını ne yöne gideceğimize baktılar.Oysa ki kaybolsak ne güzel olurdu :)İpe de gerek yok herkes birbirine sosyal ağ ile bağlanmış zaten.Ahh eski günler ahh !
Kendi adıma teknolojinin “nimetlerinden” yararlanamamanın keyfi tek kelimeyle süperdi:)Anlatılmaz yaşanır tadında.Twit atmadığında sinirlenen,laptoplarının bataryaları bitince kalbi durmuş gibi hayat ışığı sönenlerden değilim çok şükür :) Hem tamam atın twit ama ne öyle yaw; kuş gördüm,ağacın dalını tuttum,düştüm,dikenli bir bitki gördüm;aaa galiba kaktüsün farklı bir cinsi gibi yüzlerce saçma paylaşım;Oh My GOD! diyorum size…
Madem trekkinge geldik bırak da vücudun anın tadını çıkarsın be insanoğlu…
Hea bu arada millete atıp tutuyorum ama ilk gün annemin merakı beni de internete girmeye zorladı :/ Yalan yok...Bende sütten çıkmış ak kaşık değilim ya da bir melek falan değilim .Yaniiii,henüz bir melek değilim :)
Güzel yazısı için sevgili Esra'ya candan teşekkürlerimi iletirim...