hayat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hayat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Eylül 2014 Perşembe

Ölünmüyor mutsuzluktan...

Tekrar merhaba... Kolpanın parçası çıktı ondan bu başlığı koydum sanırım... Neyse çoook uzun bir ara olmuş sanırım günah duvarıma uğramayalı, oturup önünde ağlamayalı 1-2 bardak çay içmeyeli... Aslında insan kaçacak yer aramıyor değil bazen hayatta... Milletten kaçmak tek başına sessiz sakin öylece yaşayabileceği kimsenin karışmayacağı bir yer... Ama bulunmuyor nedense ya da aranmıyor bilmiyoruz...

Bazen öylece oturup düşünmek bile insanı rahatlatıyor... Hafif bir müzik sesi tıngırdıyor arkada elinde bir kitap yarısı okunmuş... Kış geliyor malum bir şömine belki yada yazın sırf serinlemek için çıkmış olduğu verandaya tekrar çıkıp 1-2 odun bulup altına vermek ateşi hafif hafif ısınmak...

Ben yapamam yalnız kalamam diyenler çoğunlukta belki ama inanın diğer insanlardan daha çok onların ihtiyacı var... Ancak tek şartla yanında bir kişi daha olacak... Diyeceksiniz yahu 2 kişi buluştumu anca konuşurlar başka şeyler yapmazlar... Yapmayacaklar açacaklar kitap okuyacaklar ne olursa olsun konuşacaklarsa mola verince konuşsunlar...

İnsanlar yaşlandıkça kabuklarına çekilmek istiyorlar... Neden bilmiyorum belki korkuyorlar belki özlüyorlar ve özlediklerini bulamadıkları zaman yalnız kalmak istiyorlar... Orta yaş krizi dedikleri nedir bilmem ama bana sorsalar elini eteğini herşeyden çekip kıyıda köşede bir yerlere çekilip ekip dikmek belki birkaç hayvan yetiştirmek istemeleridir derdim...

Hani halk arasında bir söz vardır: Hızlı yaşa genç öl ki cenazen yakışıklı olsun... Bence tamamen saçma bir söz neden? Şöyle çevirelim: Dolu dolu uzun yaşa ki saçlarında hayatının tecrübesi olsun... Saçlarında hayatın tecrübesi deyince aklıma geldi birgün genç yaşta saçları kırlaşmış birine sormuştum neden bu kadar genç yaşında saçlarının bir kısmı beyaz senin diye cevabı: onlar hayat tecrübesini gösteriyorlar demişti... Şaşırdım... Gerçekten çünkü la olum senin yaşın kaç sen ne gördün de bana bu cümleleri kuruyorsun dedim :) gülüştük... Ya abi öyle deme bende dedemden duydum dedi :D

Devam eder ama uzun aradan sonra daha uzun yazarak canınızı sıkmak istemiyorum...

6 Mart 2012 Salı

Bir araştırma "Facebook bunalıma sokuyor"...

Facebook hakkında bir grup araştırma yapmış... Mevzu; facebookta yayınlanan resimler...

Ne gariptir ki mutlu anlarındaki çekilmiş olan resimlerini yayınlayanların 4'te 1'i o resimlere tekrar bakıp geri gelmesini düşlüyorlar...Geri getiremedikleri için de bunalıma giriyorlar...

Devamında ise başkaların hayatlarını takip eden insanlardan bahsetmişler... Sahte hayat...

Facebookta gezerken;ben neden buraya gidemedim?... ben neden bu elbiseyi alamadım?... ben neden böyle gülemedim?... benim neden böyle birşeyim yok?... ben neden?... benim neden?... cümleleri uzaaar gider...

Sonuç olarak; herkesin yaşadığı veya yaşaması gerektiği bir hayatı var... Saygı göstermeli ve dahası için sadece çalışılmalı...Yapılan paylaşımlar her zaman en güzelleri olur...
Bkz.: Facebook bunalıma sokuyor

4 Nisan 2011 Pazartesi

Üniversite...

Üniversite her gencin hayatını, düşüncelerini, fikirlerini değiştiren bir yer...
Üniversite; kimine göre bir okul, kimine göre bir bina topluluğu, kimine göre de hayat tarzıdır...
İnsan 5-6 yaşından itibaren anaokulu,ilköğretim okullarına gitmek zorunda bırakılırlar. Zorunluluktan maksadım o yaşına kadar okulun ne demek olduğunu bilmeyen çocuklar oyun oynamak gibi eğlenceli şeyleri bir kenara itip günlük zamanının yaklaşık yarısını işgal edecek bir binada geçirmesine zorlanırlar...
Bu zorunluluk bittiğinde isteklere, ihtiyaçlara ve başarılara göre düz,anadolu,fen,meslek gibi çeşitleri olan ortaöğretime devam ederler. Bazıları ise okul hayatını bitirip iş hayatına yönelirler...
Lisenin akabinde ise sınav stresi olmasına rağmen bir üst seviyeye, üniversiteye gitmek isterler. Üniversite sınavında başarılı olan öğrenciler istedikleri yada gitmek zorunda bırakıldıkları bölümlere başlarlar...
Üniversite birinci sınıfta lisenin etkisiyle kesinlikle çantasında defter kitap olur...
İkinci sınıfa geçtiklerinde ellerinde bir tane defterle gelirler okula...
Üçüncü sınıfta ders notlarını arkadaşlarından aldıkları boş kağıtlara yazarlar ya da hiç yazmazlar...
Son sınıfa geldiklerinde ellerinde gazetelerle gelirler derse. Not tutmayı tamamen bırakmışlardır...
Bu hayatında harcadığı 4 sene boyunca farkında olsun ya da olmasın birçok şey öğrenmiştir. Hayata bakış açısı, ufku, olaylara karşı tavırları vs.
Bununla beraber üniversitede geçen 4-5 sene için insanın olgunlaşması, hayatın zorluklarına karşı hazırlanması da denilebilir...